9
İçin aslında cümle, söz, mesele, dert dolu olmasına rağmen yazı yazmak icin kıvranırsın ya hani? Çünkü yaşananlar, akla, ruha, ahlaka uymayan şeylerdir; dilin, aklın tutulmuştur... Ne desen az ne desen anlamsız kalacaktır... Oysa zaman, tam da sözün vicdana, akla, unutkanlıklara, tembelliklere, umutsuzluklara yumruk gibi inme zamanıdır...
İmdadıma, kendisini büyük bir saygıyla izlediğim Sevgili Haluk Mesci'nin sosyal medyadaki bir paylaşımı yetişti... Öyle heyecanlanmıştım ki paylaşmasam olmazdı...
(Kesinlikle yayılmalı bu yazı; ben operasyona başladım, sıra sizde...)
***
''Öyle imla hatalarına, reklam sektörünün geldiği yere takıldığıma; kendimce güya esprili cevaplar yazdığıma filan bakmayın. Her depremde, selde, yangında, iş kazasında, kadın cinayetinde, genç kız intiharında, dedesi yaşında biriyle evlendirilen çocukta, torunlarına bakmak için kekik satan ihtiyarda, katledilen hayvancıklarda, rezalet üzerine rezalet çıkan tarikatlarda-sübyan kurslarında, namus cinayetlerinde, politikacı beyanatında, salak televizyon programında, bilmem kaç sıfır yenildiğimiz avrupa maçında, liradan giden her değerde, Türkçesini bilmeyen her gençte, kayrılan her badem bıyıkta, Atatürk'e edilmiş her salak lafta kahroluyorum ben. Ağlıyorum hırsımdan. Duvar yumrukluyorum. Hırçınlaşıyorum. Dağa çıkma, afişlemeye çıkma, zıvanadan çıkma, Taksime çıkma, önüme gelen her saygısıza çakma raddelerinde geziniyorum. Ölüp gitmeden [yaşım tutuyor] bu ülkenin bir biçimde kendine geldiğini görmezsem, kesin hortlayacağım. Kalkıp birilerinin uykusuna, ruhuna, kanına gireceğim.
Lütfen kimse bana enseyi karartma vs türünden laf etmesin. Rica ediyorum. Enseleri dolunay beyazlığında tuta tuta geldik bugünlere. Karartın enseleri, yüzler kızarsın, yumruklar sıkılsın. Öfkeyi, taşan sabrı, vicdan isyanını cihan duysun. En önemlisi, gaflet uykusunda kim varsa onlar duysun, uyansın. Uyuyanları taciz eden ecinnileri, topsakalları, badem bıyıkları görsün ve hesap sorsun.''
Haluk Mesci
-- Adversting 7 REKLAM ALANI --