9

 

Faşizme karşı birleşmeyenler Thüringen’e baksın!

03:11:42 | 2020-02-14
Hüseyin Şenol
Hüseyin Şenol     

Geçtiğimiz Ekim ayınında gerçekleşen Almanya’nın Thüringen Eyalet Seçimleri, ülkede büyük bir endişeyle birlikte yoğun bir tartışma başlatmıştı. Bu şoku üzerinden atamayan Almanya, bölgede bir şok daha yaşarak, faşistlerin yüzde yüz desteği ile sadece yüzde 5 oy almış liberal parti olan Hür Demokratlar (FDP) adayı eyalet başbakanı oldu.

Bu durumun etkisi, eyalet seçiminin kendisinden daha büyük oldu. Tarihte Hitler’in iktidara nasıl yürüdüğüne örnek olması, diğer bir özellikti bu durumda. BU kez komünistler ve sosyal demokratlar aynı hatayı düşmediler. Özellikle Sosyal Demokrat Parti (SPD), faşist parti Almanya için Alternatif (AfD) ile mesafesini korudu ve tarihteki hatasını tekrar ettirmeden, bu kez sosyalistlerin, yani Sol Parti (Die Linke) tarafında yer aldı. Sol Parti, faşistlerin karşında güçlü konumunu korumayı başardı.

Oy patlaması yaşanmıştı

Alman faşist partilerinden AfD “Ülkeni geri al” ana sloganıyla, geçtiğimiz 1 Eylül’de yapılan seçimlerde oylarını bir eyalette ikiye, bir diğerinde ise hemen hemen üçe katlamıştı. Sachsen Eyaletinde yüzde 17,8 artışla 27,5’e ve Brandenburg’da da yüzde 11,3’lük artışla, yüzde 23,5 oranında oy almıştı.

Son Thüringen Eyalet Seçimlerinde de “Ülkeni geri al” (Hol dir dein Land zurück) sloganını ana slogan olarak belirleyen ırkçı parti, korku imparatorluğunu daha fazla yaymak istedi. Biraz değil, bunu fazlasıyla da yaptı. Özellikle de “Göçmen” sorunundan dolayı da zaten diğer düzen partileri tarafından da yaratılan “korku”, bu faşist partiye artı olarak yazdı.

Almanya’nın Thüringen Eyalet Parlamentosu Seçiminde bir beklenen gerçekleşirken, bir de beklenmeyen bir durum gelişmişti. Beklenen durum; AfD (Almanya için Alternatif) adlı faşist partinin oylarını büyük oranda arttıracağıydı ve bu durum gerçekleşti. Beklenmeyen ise, Sol Parti’nin oy kaybedeceği, ama eyalet başbakanının popülaritesinden dolayı bunun fazla olmayacağı idi ve bu durum tam tersi yönde gelişerek, yüzde 2,8 oranında oylarını arttırak, oyların yüzde 31’ni aldı. Tabii ki, yine de unutmamak gerekiyor; bu başarıda Almanya’nın ilk ve tek Sol Parti’li Eyalet Başbakanı olan Bodo Ramelow’un etkisi çok büyüktü.

Nasıl bir koalisyon

Seçimler sonrası sandalye dağılımı şöyleydi: Sol Parti 29, AfD 22, CDU 21, SPD 8, Yeşiller 5 ve FDP 5. Hükümetin kurulabilmesi için 46 sandalyeye ihtiyaç vardı ve görüşmeler 3 aydan fazla zamandır sürüyordu.

2014’ten beri Thüringen’de iktidarda “Kızıl, Kırmızı, Yeşil” (Rot, Rot, Grün) de denen Sol Parti, SPD ve Yeşiller’den oluşan koalisyon hükümeti vardı. Bu oluşum ilk defa eyalet çapında burada hayat bulmuştu. Yoksa, bir zamanlar Yeşiller’e uygulanan “Onlarla kesinlikle olmaz” yaklaşımının benzeri Sol Parti’ye uygulananıyordu. Hristiyan demokrat ve liberallerin bu tavrı devam ediyor. Aynı tavırları AfD için de söz konusu aslında.

O tarihe kadar eyalette muhafazakar parti CDU iktidardaydı. 1992’den beri iktidarda olan CDU’nun iktidarını 2014’te Sol Parti yıkmıştı.

Faşistlerin iktidara yürüme provasıydı

            En son geçtiğimiz hafta eyalet başbakanını belirlemek için yapılan oylamının 3. turunda, sadece 5 milletvekili ile parlamentoda bulunan FDP adayı Thomas Kemmerich seçildi. Sol Parti ve SPD ile Yeşillerin ortak adayı Bodo Ramelow ise seçimi 1 oy farkla kaybetti. Yani liberal Kemmerich 45 oy alırken, sosyalist Ramelow 44 oy aldı.

            Üç turdaki adaylar ve sonuçları beklenmedik tarzda gelişti. 5 Şubat’ta eyalet parlamentosunda yapılan başbakanlık seçiminin ilk turunda FDP aday göstermezken Sol Parti adayı 43, AfD adayı ise 25 milletveklinin oyunu aldı. İkinci turda Sol parti 44, Afd 22 oy aldı. Son üçüncü turda ise, faşist AfD’nin adayı Christoph Kindervater’e hiç oy çıkmadı. Onun yerine, faşistler ve muhafazakarlar anlaşarak, kapalı kapılar adında “tuzak” oylamanın planlarını yaparak, 3. turda liberal partili Thomas Kemmerich’in aday gösterilmesini sağlayarak, ona oy verdiler. Sonuç: AfD 0, Sol Parti 44 ve FDP 45 oy aldı.

Bu durum tüm Almanya’da büyük protestolara neden olurken, siyasette deprem etkisi yarattı. Kendi adayına bir oy bile bilinçli olarak vermeyen faşist AfD’nin tüm milletvekilleri FDP’li aday oy verdi. Anlaşmalarının da böyle olduğu, uzun sürmeden ortaya çıktı. “AfD ile asla birlikte çalışmayız” diyen CDU ve FDP’nin bunu nasıl uygulamadığına şahit oldu ülke. AfD’den ziyade, anti-faşist öfke bu kez bu iki partiye yöneldi. Yapılan ve halen devam eden protestolarda taşınan pankart ve dövizlerde de buna işaret ediliyor. FDP parti binaları önünde de çok sayıda gösteri gerçekleştirildi.

            Faşistlerin ve CDU’nun oylarıyla seçilen FDP’li aday başbakan olurken, faşist olduğuna mahkemece de karar verilen, ırkçı parti AfD’nin Thüringen Eyalet Başkanı ve listebaşı adayı Björn Höcke de kendisini tebrik ederek, çiçek verdi. Sol Partili vekil, onurlu ve kararlı bir duruşla çiçeği başbakanın ayağının dibine attı ve elini sıkmadı.

Sonrası malum; deprem ve halen devam eden artçıları. FDP’li başbakanlıktan istifa ederken, CDU’nun başkanı ve başbakan adayı olacağına kesin gözle bakılan Annegret Kramp-Karrenbauer bu görevlerini bırakacağını ilan etti. Savunma Bakanlığı görevini ise, Başbakan Merkel ile de konuşmasından sonra devam etmesi yönünde anlaşmaya vardıklarını açıkladı. CDU ve FDP’nin, olası yeni seçimde oy kaybedeceğine kesin gözle bakılıyor.

Almanya gelişmenin şokunu hala üzerinden atamadı ve olayın sadece yerelde değil, tüm partilerin merkezlerinde de gündemin ilk maddesi oldu. Merkezler tarafından, yereldeki depreme ziyaretler ve müdahaleler de gecikmedi. Thüringen’deki durum, hala da gündemin ilk sıralarında ve uzun süre daha orada kalacağı da aşikar.

Faşizme karşı birleş(e)meyenler Thüringen’e baksın!

Faşiste ne destek olunur, ne de destekleri istenir.

Faşist partiden alınan destek nedeniyle Almanya’da kıyamet kopuyor. Türkiye ve diğer ülkelere de örnek olmalıdır bu örnek. Yine, faşizme ve onunla işbirliğine gidenlere geri adım attıran başta Thüringen’deki demokrasi güçlerini ve tüm ülkede meydanlara çıkan anti-faşistleri selamlamak, örnek almak gerekiyor.

 Faşistlerin “ön iktidar” oyunu, engellenmiş olsa da, güçlerini nasıl kullandı(rıldı)klarını görmek ve ona göre önlem almak açısından çok çok önemli.

Bu arada, çok önemli olan bir konuya da değinmek istiyorum: Oy çekincesinden de dolayı Almanya Marksist-Leninist Partisi (MLPD) ve diğer bazı sosyalist oluşumlara “Radikaller”, “Stalinci”, “Moucu” gibi nedenler sıralayıp, tavır almalarının ne kadar hatalı olduğu bir kez daha kendini göstermiştir. Sol Parti, kendisine reva görülen tavrı, kendisi de başka bir sosyalist parti ve çevreye göstermemeli, daha sıkı bir şekilde işbirliğine gitmeli, ortak anti-faşist birlikteliğin yollarını engellememeli ve bizzat zorlamalıdır.

Faşizme karşı, tüm demokrasi güçlerleriyle birlikte mücadelenin zemini güçlendirilmelidir.  Başta soysal demokratlar olmak üzere, komünistler de 30’ların hatalarından kaçınmalı, ortak düşman faşizme karşı birlikte mücadele edilmelidir.

Evet, faşizme karşı birleş(e)meyenler Thüringen’e baksın!

Hitler’e iktidarı teslim eden zihniyetle, Thüringen’de faşistlerin desteğini alan zihniyet ile aynıdır.

Faşist Hitler nazidir, faşist AfD’de de neonazidir.

Eskilerine de, yenilerine de lanet olsun!




ETİKET :  

Tümü
UA-147632479-1