9
Çocukluk düşlerimiz bu dünyanın varına masumiyet katıyordu. Oysa nede çok kirlenmişti bu dünya. Ah anne! diye çırpındı. Lakin güçlü eller onun o"Narin" incecik bedenini çoktan bir mengene gibi ele geçirmişlti..Çırpındı, bağırmak istedi, diğer el ise ağzını çoktan tutmuştu.
Yok, yok olmayacak.. Kurtulamam bu kıllı ve kocaman parmaklı ellerden.
Kaç zaman olmuştu, o binaya gidip geliyordu,Allahın kelamıyla tanışmak "için. Karanlık delhizlere doğru sürükleyen kötü kokulu nefesliyi o sıska ensesinde ürpererek hisseti."bana ne yapacaklar" diye "küçücük aklından" geçirmeden edemedi.
"Ah anne,, kurtar beni! " diye haykırmak istedi, ağzını tutan o el bırakmadı annesine son bir kez seslenmesini, aynı Gülistan Doku gibi.
Oysa ne çok sabıkası vardı bu ellerin, "Kuran kurslarında" Ensar vakıflarında.. Hangisini anlatsam bilemedim.
Bir elinde kılıç ile mimberde şu nutku atıyordu büyükleri"bu dünyada şükredene öbür dünyada Cennetin kapıları açılacak"diyordu. Allaha şirk koşarcasına ,sanki "cennete" gidip gelmişti, elinde kılıç, mimberde nutuk atarken.
Ahh insanlık!! nerede kaldın sen? Zebani kılıklılar her yanı sarmış anne! .Bir elinde kılıç diğer elindeyse "Kuran"öte yandan ise bizlere "yoksulluğun, açlığın aslında bu dünyada Allah tarafından fakirler için bir sınama" olduğu nutkunu atan o kötü kokan nefesli çember sakallılar incecik,"Narin" bedenimi nefessiz bırakıyor anne! "diyerek karanlık delhizlerde yitip gitti.Belki de cesedi Gülistan gibi bir daha bulunmayacaktı.
" İnsanlığı arıyorum karanlık delhizlerde" dedi Hekim Lokman. Oysa kaç zamandır orda burda Kürde kan kusturan "Yeşil" maskeliler, tam da zamanıydı,fırsat bu fırsat,diyerek Kürde kan kusturma zamanıydı onlar için . Anadili Kürdçeydi,"burada bu dili konuşamazsın" diye çekti bıçağını, kalbinin tam ortasına sapladı "Yeşil" maskeli zebani.Oysa Kürde bu topraklarda reva görülen hep ölümdü, Gülistan, Narin ve Hekim de olduğu gibi.
Öteden beri hep dile getirilir" büyük askeri komutan Alparslan, Kürd kuvvetleriyle birlikte, Doğu Roma imparatoru Romen Diyojeni yenip esir aldıktan sonra serbest bıraktı ;onu taklit eden "kurt başlılar sahte nutuklarla övünmelerinin önü arkası kesilmiyordu bir türlü
Yok yok,, o köprünün altından çok sular aktı.İnsanlık o sular ile birlikte çoktan yitip gitti , yerini ise puştluk aldı!
Roma imparatorluğunun büyük de halarından Cicero,(felsefeci, hukukcu , edebiyatcı, astronomi ve matematikçi)düşmanına esir düşüp, yere düşerken, o esnada asker onun canını almak için kılıcını çoktan çekmiştir, boynunu vurmak için, o ise son nefesini verirken askere, esir bir insana insan gibi davran"der.
Gılgameş ile Enkido nun 'yoldaşlığı aklıma geldi, ölümsüzlük otu ya da, ölümsüzlük iksiri arayışları bir bakıma özgürlüğün arayışıydı.
Büyük usta Yaşar Kemal' in "ölmez otu" romanıın da ki özgürlüğün arayışı gibi...
Mehmet Güzel/GlobalKalem