9
Bugün yazıma bir ufak hikaye anlatarak başlamak istiyorum. Bu hikayeyi Charlie Chaplin şöyle anlatmış; Küçük bir çocukken babamla bir sirk şovunu izlemeye gittik. Bilet sırasında uzun bir kuyruk vardı ve önümüzde anne-baba ve 6 çocuktan oluşan bir aile vardı. Maddi durumlarının kötü olduğu hallerinden belliydi, elbiseleri eski ama temizdi. Çocuklar sirkten bahsederken çok mutlu görünüyorlardı. Onların sırası gelince, babaları gişeye geçti ve bilet fiyatını sordu. Gişe çalışanı bilet fiyatını söyleyince adam kekelemeye başladı ve dönüp karısının kulağına bir şeyler fısıldadı. Mahcubiyet yüzünden kolayca okunuyordu. Birden babam cebinden 20 Dolar çıkardı ve yere attı. Sonra da eğilip yerden aldı ve önümdeki o adamın omzuna dokunarak şöyle dedi; "Paranız düştü beyefendi..." Adam gözleri dolarak; "Teşekkür ederim efendim..."dedi. Onlar içeri girdikten sonra babam beni elimden çekti ve kuyruktan çıktı. Çünkü babamın adama verdiği 20 Dolardan başka parası yoktu. O günden beri babamla gurur duyuyorum 2 dakika benim hayatımda izlediğim en güzel şovdu. Hem de o gün izleyemediğim sirk şovundan eminim ki daha güzeldi. Ülkemizde yaşadığımız deprem felaketi hepimizi oldukça yaralayan bir travma oluşturdu kimimizin kayıpları oldu kimimiz ise ikincil dereceden bu üzücü travmaya şahit olduk ve içselleştirdik. Her iki durumunda kendine özgü yaralarının iyileşmesi için zaman ve destek çok önemli bir olgudur. Bu hikayeyi asıl anlatma sebebim ise, bu gibi durumlarda bile bazen insanların (gönülden bu desteği sağlayanlar hariç) bunu şov haline getirip en hassas yerde bundan kendilerine fayda sağlamaya çalışma güdüleri aslında. Ben bu yazımda biraz yapılan iyilikleri ne için yaptığımızın psikolojik alt yapısının farkındalığına değinmek isterim. Bazen iyi bir şey yapmanın sebebi kendi korkularımızın günah çıkarması da olabilir bu bilinçaltının baskılanmasına somut sebep aramanın bir çeşit yoludur.
Kişi bir yardımı sadece aynı durumlardan korunmak adına ya da geçmişte alt bilincine aktardığı bir vicdani hesaplaşmaya karşıt arınma şeklinde kendine bir savunma mekanizması halinde de yapabilir. Bu da doğaldır, çünkü yaradılış gereği hepimiz hayatta kalma içgüdüsü ile doğarız ve kendimize bu anlamda ne gerekli ise ona doğru evriliriz. Bu güdü en ilkel güdülerimizden biridir; kimi bireyde akışta diğer duygularla harmanlanır ve yarar sağlar kiminde ise hayatı boyunca artarak ilerler ve bencillik koşullarına sebep olur. Beynimiz ani ve çok tehlikeli bir olay için refleks gösterip kendini korumayı, düşünüp hareket etmeye tercih edecek şekilde kodlanmıştır. Hatta bununla ilgili olarak Avusturyalı Nörolog Viktor Emil Frankl, toplama kamplarında yaşarken insanın anlamlandırma çabasını düşünmüş, bunun sonucunda insanda tinsel (Geist) bir varlığın bulunduğunu kabul etmiş ve insan, kendi "geist" kökeninden anlam arayışı içerisindedir ifadesini kullanarak insanın yaşam içgüdüsü içerisinde anlam arayışı olup değer gerçekleştirmeye odaklandığından bahsetmiştir. Bunun üzerine “Logoterapi” adında bir terapi ekolü kurmuştur. Frankl, insanın düşünebileceği en kötü koşullara bile direnerek ve mücadele ederek, göğüs gerebileceğini söyler. Ancak kişinin hayata asılması için, yaşamı ve ölümü anlamlı kılacak bir nedeni, uğruna yaşayacak bir şeyi olması gerekir.” diye bir ekleme de yapmıştır.
Gelelim en baştaki yardım etme inceliklerimize yaşadığımız deprem travması sonucunda bunu bir şov haline getirme alt bilincine... Birçok kişide buna benzer sebeplere rastladım. Bazen insanların en hassas ve görünmesini istemediği sadece "Veren ve Alan (ihtiyaç sahibi)" arasında geçmesi gereken bir iyiliktir aslında insana şahsi yardım. Çünkü insanoğlu genel yapısı ile erdemli, onurlu, hassas ve kırılgan bir yaradılışa da sahiptir. Bunu incitmeden yapabilmek varoluşun anlam bulan gizemli kırıntılarıdır. Bu bakımdan yardım ve destek olacağımız bireylere bu hassasiyeti göstermek bizim gerçekten bu hissiyata sahip olduğumuzu ve yaptığımız güzelliğin derine varabilmesini gösterecektir. Bunun altyapısı ise bilinçaltı günah çıkarmanın dışında varılan gerçek nedenlere bağlandığında; sadece hayata bir amaç ve anlam yardımı gerçekleştirilecektir. Bu da asıl olayı dünya sisteminde anlam haline getirmeyi öngörecektir.
Bu bakımdan depremde kayıpları olan bireylere de desteğimizi maksimum incelikte yapabilmeye çalışmak bir insani kıymeti bize öğretecektir. Bu bilinç düzeyimizin somut ve karşılıksız bencil olmadan yapabildiği varoluş amaçlarımızı bize gerçekten gösterecektir. Ve belki de yaşama içgüdümüzü evrenselleştirip bilinç düzeyindeki doyumsuz insani hazza dönüştürmemize bir sebep olacaktır. Çinli Filozof Laozi şöyle demiş: "Erdem yok olduğunda yardımseverlik de kaybolur, yardımseverlik kaybolduğunda doğru davranış belirir, doğru davranış kaybolduğunda çıkarcılık ortaya çıkar. Çıkarcılık; doğru ve gerçeğin en karanlık gölgesidir ve düzensizliğin başlangıcıdır. Gerçek yardım çıkar ve bencillik barındırmaz.
Psikolog | B.Melis Avcı
-- Adversting 7 REKLAM ALANI --