9
Çoğu zaman ruh ve beden denildiğinde zihnimizde beliren, birbirinden bağımsızlığı olan iki uzak kavram gibi oluşmakta. Çünkü ruh daha soyut bir algıyı yansıtırken beden bizlere tam bir somutluk algısı sunmakta. Elbette ki mantığın distribütif, duyusal veya matematiksel çerçevesinden bakıldığında bu kavramların karşılıkları reel yaşamda bu şekilde ifade edilmektedir. Fakat ikisinin birbiriyle bağlantısı noktasında Psikoloji biliminin temelinde iç içe geçmiş, etkileşimleri oldukça kuvvetli iki unsur olarak bilinmektedir.
Hatta Psychology Today dergisinin bir sayısında ilgili bir makalede bunların noktasal karşılıkları yapılan belli araştırmalar sonucu şöyle belirtilmiştir: Baş ağrısı, stres ve rahatlayamamak. Boyun ağrısı, affedememek ve kin. Omuz ağrısı, duygusal yükler ve suçluluk. Sırt ağrısı, duygusal destek ve sevgi eksikliği. Bel ağrısı, maddi kaygılar. El ağrısı, iletişim eksikliği ve kendini ifade edememek. Kalça ağrısı ve dirsek ağrısı, değişime direnmek. Diz ağrısı, yüksek ego. Ayak ağrıları, kötümserlik ve umutsuzluk. Bu konuyla ilgili en çok araştırmayı yapan Avusturyalı Psikolog Sigmund Freud olarak gösterilebilir.
Psikanalizin kurucusu olan Freud,bunu histeri olarak dile getirmiş ve üzerine birçok çalışma yapmıştır. Freud'un bu sürecine kısaca değinelim isterim. Histeri ruhsal rahatsızlığın zihinsel süreci sonrasında ortaya çıkar. Bilinçaltına oturmayan gerçeklik ve hayal kavramları zamanla ayırt edilemez bir hal alarak bedensel yansımalarla dışa aktarılır. Daha spesifik anlamda örneklendirecek olursak bir kadın (veya erkek) eşine bir konuda sinirleniyor örneğin gerçek bir aldatma durumumuz olsun kişi bunu biliyor ama dile getiremiyor, zamanla bilinçaltında bu olay büyüyor ilk önce zihinsel süreçlerle kendini hafif hafif belli ediyor ve sonrasında bir sabah aldatılan kişi kalkıyor ve sağ elinin yüzük parmağında yoğun ağrılar hissediyor hatta bu ağrılar eli tutmayacak felç düzeyinde ağır seyrediyor. Fiziki muayenede hiçbir olumsuz olguya rastlanmıyor her şey gayet normal. Ama hastanın ağrı veya felce benzer bu durumu bir türlü dinmiyor. İşte buradan sonraki süreçte beden ve ruh birleşimi devreye giriyor bu histerik süreç somatizasyonel (bedensel ) belirtiler vermeye başlıyor. Histerik öfke, sinir, kıskançlık veya oluşan olumsuz duygu durumun bilinçaltı birikimi; bedene ani kasılmalar, spazmlar hatta felç durumları olarak dışa dönüş yapıyor. Ve özellikle yüzük parmağının oluşması psikolojik yansımanın bedensel bölge netliği olarak ta karşımıza çıkabiliyor (Bu durum tabii ki başka vücutsal bölgelerde de oluşabilmektedir). Histerik belirtiler durumun düzeyine göre oldukça farklı çeşitlerle kendini göstermektedir. Histeriye 30 yaş altı bireylerde sık rastlanır ama her yaş grubunda oluşabilmektedir. Veya başka bir histerik duruma basit bir örnek verecek olursak büyük ve önemli bir maça çıkacaksınız ve oldukça stresli bir ön kamp çalışmanız oluyor olumsuz duygularla çevrilisiniz bir şey olacak düşünceniz yoğun. Ve bu stres o gün gelene kadar daha da büyüyerek ilerliyor. Uykularınız kaçıyor, agresifsiniz, ruhsal durum eşik değerleriniz oldukça değişken ve hassas. Ve maç anı, ayağınız bir anda tutmaz halde adım bile atamadınız! Ve fiziksel, nörolojik bulgular tertemiz...
Halk arasında bir tabir vardır "bir şeyi 40 defa söylerseniz olur" diye. Bu bir ucundan buna da benzetilebilir aslında. Elbette bu söylemin batıl, totemsel bir yanı olsa da bilinçaltına yüklediğiniz her şey (ki olumsuzluk her zaman beyinde daha kolay yer edinir, bu evrim sürecimizdeki korku kavramının derin bir karşılığıdır) bir gün bir şekilde ortaya çıkacaktır. İşte bu bağlamda ruhun bedensel işleyişindeki süreç çok önemlidir. İçeride halledilemeyen her şey dışarıya yansır bazen enerji gibidir de bu. İçteki ne kadar sağlam ise dışarıya yansıyan aydınlık her zaman daha parlak ve sağlıklı olacaktır.
Ruh ve beden, yaşam halkamızın kilit noktasıdır biri iyi olmadan diğeri de olamaz ve çoğu zaman değişim içten dışa ilerler. Ruhunuzu sağlığını ihmal ettiğiniz gün bedeniniz size fısıldar, duymazsanız bağırmaya başlar yine duymazsanız can havliyle size haykırır bu da bazen geri dönüşü olmayan ciddi hastalıklarla ortaya çıkar. Oscar Wilde' in sözüyle bitirelim: "Beden ile ruhun ahengi, ne büyük bir şeydir! Bizler kendi deliliğimizin içinde bu ikisini ayırdık, yabani bir gerçekçilik beyhude bir düşüncelilik icat ettik. " ve en çok kendimizi tam dinlemedik. Fısıltılarınızı önemseyin, size anlatacak önemli şeyleri olabilir...
Psikolog | Berna Melis Avcı/Global Kalem
-- Adversting 7 REKLAM ALANI --